23 Ocak 2011 Pazar

O DA ÇOCUK

Uzun bir aradan sonra İstanbul’da yağmur var, hem de sadece ahmakları ıslatmıyor, bu mevsimde olması gerektiği gibi, şakır şakır.
Küçük bir kız çocuğu yolun kenarında bekliyor. Soğuktan titriyor, ama hareket etmiyor. Bir şey satmıyor, dilenmiyor, zaten kılığı kıyafeti gayet düzgün.
Duruyorum biraz önünde, dikiz aynasından bakıyorum, hiç bir değişiklik yok, sadece her çocuk gibi onun da çok güzel olduğunu fark ediyorum. Geri geri geliyorum ve konuşmaya çalışıyorum: ‘Anneni mi bekliyorsun, çok ıslanmışssın’ diyebiliyorum.
Sonrası buraya kadar olduğundan daha da ilginç: annesinin evde olduğunu, karşıya geçmek istediğini söylüyor. Elinden tutup karşıya geçiriyorum, tabii detay öğrenmeye çalışıyorum ve anlatıyor: çok üşüdüğünü, iç çamaşırı alması gerektiğini söylüyor, çünkü altını ıslatmış, soğuktan olsa gerek, mağaza nerede diyor. Bana küp şeker satmaya çalışıyor! Evine götürme teklifimi kabul etmiyor, para kazanmadan gidemem diyor.
Para koyuyorum cebine, kimseye vermemesini söylüyorum, elimden sadece bu geliyor, oradan ayrılıyorum.
Dilenen çocukların birileri tarafından çalıştırıldığını bildiğim için para vermeyi sevmem, bunun sadece onun sırtından gelir elde edenlerin iştahını kabartacağını düşünürüm. Peki ama bu nasıl bir durumdur? Çocuk belki bu işe yeni başladığından insanlara yaklaşıp para istemeyi bilmiyor. Kıyafetinin niye dilenci gibi değil de çevremizdeki hali vakti yerinde ailelerin çocukları gibi olduğunu anlayamıyorum. Belki benim verdiğim para da onu çalıştıranlara gidecek. Bunlar tamam da bu çocuk nasıl kurtulacak? Nasıl okuyacak? Soğuktan donmadan nasıl büyüyecek, büyüyünce bu yaşadıkları ortaya nasıl bir insan çıkartacak?
Güvenlikli sitelerimizde kendimize lüks hapishaneler yaratarak çözüm bulmuş gibi oluyoruz ama dünyanın bu konularda düşünmesi şart gibi. Hukuk, eğitim, daha adil gelir dağılımı, nüfus planlaması, herkese insanca yaşam lazım gibi.
Çözümüm olmadan sorun dile getirmeyi sevmem ama, bunu anlatmam lazımdı gibi…

3 yorum:

  1. Erman bey selamlar ;

    Açıkçası ülkenin başbakanının "en az 3 çocuk yapın" dediği bir ortamda geleceğe çok da umutla bakmak mümkün değil.

    Bir ülke ki, en tepesindeki adam kadın sağlığını(3 çocuk ve fazlasını doğurmak kadın sağlığı açısından cidden zararlı), nüfus planlamasını bilmeden - önemsemeden böyle bir telkinde bulunuyor halkına.

    Nasıl bakılacak bu çocuklara dendiğinde, Allah rızkını verir diyor.

    Bu zihniyetin büyük çoğunlukla hüküm sürdüğü bir ülke kolay kolay düzelmez.

    YanıtlaSil
  2. Bence para vermeyi sevmemekle kalmayıp, gerçekten vermemeli. Ben bu durumlarda mümkün olan en az düzeyde iletişime girmeyi tercih ediyorum. Bilmezsen, sevmezsin.

    YanıtlaSil
  3. gerçekten güç durumda mı yoksa kolaycılığımı seçmiş buna nasıl karar verileceğini bilen var mı? sırılsıklam küçücük bir çocuğa eve gidebilecek kadar para vermemek canavarlık olmaz mı? Asıl sorun o ana babanın zihniyetinin nasıl bu hale geldiği.. biz üstlerine titrerken bebeklerin, ufacık çocukları sokağa salmaları umursamadan... nerden geliyor bu aramızdaki vicdan farkı...

    YanıtlaSil